Kategoriler
Yazılarımız

Türk Medeni Kanununun 162. maddesi kapsamında pek kötü davranış nedeniyle boşanma davaları

Türk Medeni Kanununun ” Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış” başlıklı 162. maddesi şu şekildedir.

MADDE 162- Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Bu kanun maddesinde hayata kast, pek kötü davranış ve onur kırıcı davranış olmak üzere 3 farklı boşanma sebebi düzenlenmektedir. Bunlardan konu başlığımızı oluşturan Pek kötü davranış, bir eşin diğerinin kişilik haklarını oluşturan değerleri ağır şekilde ihlal eden davranışlarını ifade eder.

Pek kötü davranışın boşanma sebebi teşkil edebilmesi için;

  • Eylemin Kasıtlı Olması,
  • Eşe yöneltilmiş olması,
  • Niteliği itibariyle eşin beden ve ruh sağlığı üzerinde tahrip edici, ona acı-eziyet veren boyut ve yoğunlukta bulunması
  • Kusura Dayanması gerekmektedir.

Kanun maddesinden açıkça anlaşılan bu unsurların gerçekleşmemesi halinde pek kötü davranışın varlığı mahkemece kabul edilmeyecek ve açılan boşanma davası reddedilecektir.

Davranışın bir kez veya birden fazla gerçekleştirilmiş olması tek başına bir ölçü oluşturmaz. Bu bağlamda eşin kişilik haklarının zedeleyen pek kötü davranışın bir kere yapılması halinde de bu maddeye dayanılarak boşanma davası açılması mümkündür. Yalnız burada dikkat edilmesi gereken husus davranışın yoğunluğudur. Zira kanun kötü davranıştan değil “pek kötü davranıştan” söz etmiştir. Bu bağlamda bir eşin diğer eşe hafif şekilde tokat atması halinde bu maddeye dayanılamayacaktır.

Pek kötü davranışa aşağıdaki örnekler verilebilir.

  • Eşi Bir Odaya Kilitlemek,
  • İnsafsızca Dövmek,
  • Aç Bırakmak,
  • Ona İşkence Teşkil Eden Yöntemler Uygulamak,
  • Özgürlüğünü Kısıtlamak,
  • Onur Ve Haysiyet Değerlerini İhlal Etmek,
  • İnsanlık Dışı İşlemlere Katlanmaya Zorlanma,
  • Konuta Hapsetmek

Yargıtay 2 Hukuk Dairesi 04.03.1996 tarih 1432 Esas 2070 sayılı kararında; Davalı eş, davacıya müessir eylemde bulunmaktan mahkum olmuştur. Dövme olayının pek fena muamele olduğu ve Medeni kanunun 162 maddesinin 1. Fıkrası hükmü uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için bir defa yapılmasının yeterli olduğu gözetilmeden davanın reddi doğru olmamıştır. şeklinde karar vermiştir. Yargıtay’ın bu doğrultuda bir çok kararı mevcuttur.

Bir eşin diğerine karşı yapmış olduğu pek kötü davranış eylemleri nedeni ile ilgili ceza davası açılıp açılmaması boşanma davasının sonucuna etkili değildir. Yine pek kötü davranışa maruz kalan eş boşanma davası açmakla birlikte savcılığa şikayette bulunmamış olabilir. Bu şikayetin yapılmaması boşanma davasında karşı tarafça aleyhe bir durum olarak kullanılamaz.

Yine belirtmek gerekir ki pek kötü davranış eylemleri nedeniyle açılmış olan ceza davasından vazgeçme, hukuk davasından da vazgeçildiğini göstermez. Fakat boşanma davası açıldıktan sonra eşlerin birlikte tatile gitmesi gibi durumlarda zımni affın varlığı kabul edilerek boşanma davası reddedilebilecektir.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davalarındakinin aksine burada kusur kıyaslaması yapılamaz. Yani aile mahkemesi hakimi pek kötü davranışın varlığının ispatlandığı durumlarda, pek kötü muameleye maruz kalan eşin kusurlu olup olmadığına bakmaksızın boşanma kararı vermek zorundadır.

Türk Medeni Kanunun 162. maddesine dayalı boşanma davalarında ispat yükü genel kural niteliğindeki Medeni Kanun 6. Maddesi uyarınca davacıdadır. Davacı dava sebebini teşkil eden vakanın niteliğine göre; davalı tarafından hayatına kast edildiğini, kendisine pek kötü davranıldığını veyahut kendisine karşı ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunulduğunu ispat etmek yükü altındadır.

İspat araçları yönünden Medeni kanunun 184. maddesinin 2 ve 3 maddelerindeki sınırlamalar dışında her türlü delilin ileri sürülmesi mümkündür.(2-Hakim bu olgular hakkında gerek re’sen gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez. / 3-Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz.)

İspat araçları olarak tanık beyanları, eylemin cezalandırılmasına ilişkin Ceza Mahkemesi dosyası, doktor raporu ve diğer tabii belgeler akla gelen deliller arasındadır.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Diğer dava hakkını ortadan kaldıran neden de hayatına kast edilen ve pek kötü veya onur kırıcı davranışlara maruz kalmış eşin diğer eşi serbest iradesiyle affetmesidir.

Eşlerden birinin diğerine pek kötü davranışta bulunması TMK’ya göre boşanma sebebi olmakla birlikte aynı zamanda bu eylem 5237 sayılı TCK nın kötü muamele başlıklı 232. Maddesinin 1.fıkrasına göre suç teşkil etmektedir. Kanun maddesinde “…aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunan kimse, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı” öngörülmektedir.

TMK madde 162 kapsamında pek kötü davranış aynı zamanda suç teşkil ediyorsa TCK kapsamında cezalandırılır.

Örneğin cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar,  yaralama TCK kapsamında suç teşkil etmektedir.

Avukat Gönül AKYASAN BİRSEN

28.03.2018

YASAL UYARI